Yenidoğan Yoğun Bakım Kliniği

Klinik Hakkında

Poliklinik

Hastanemizin poliklinikler ünitesinde, 3. katta iki poliklinikle hizmet verilmektedir. Her gün Yenidoğan Polikliniğimiz ve haftada iki gün (Çarşamba ve Cuma günleri) Prematüre ve Riskli Yenidoğan Polikliniğimizde hasta bakılmaktadır.

Yenidoğan Polikliniğimiz Eğitim Sorumlusu denetiminde Neonatoloji Uzman Hekimi ve yan dal asistanları tarafından, bir pediatri asistanı ve Yenidoğan Polikliniği hemşiresi ile beraber yapılır. Yenidoğan Polikliniği’nde, hastanemiz hasta çocuk polikliniklerine başvuran tüm yenidoğanlar (30 günden küçük) ile 2. Düzey Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nden taburcu edilen tüm bebeklerin taburcu sonrası ilk kontrolleri  ve gerekli görüldüğü süre boyunca izlemleri yapılır.

Prematüre ve Riskli Yenidoğan Polikliniğinde ise yine Eğitim Sorumlusu denetiminde Neonatoloji Uzman Hekimi ve bir neonatoloji Yandal asistanı, Prematüre ve Riskli Yenidoğan Polikliniği hemşiresi ile beraber,  3. Düzey YYBÜ’sinden taburcu olan bebeklerin 36 aya kadar olan izlemleri yapılır. Prematüre ve Riskli Yenidoğan Polikliniği sadece randevu ile hizmet veren bir poliklinik olup, ilk randevu taburcu öncesi pediatri asistanı tarafından poliklinik hemşiresinden alınır. Daha sonra her kontrolde  bir sonraki randevu tarihi ayarlanır.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi

Kliniğimiz, hastanemizin Yoğun Bakım Binası 2. ve 3. katlarında yer almakta olup, 30’u 4. düzey, 10’si 2. düzey olan yenidoğan yoğun bakım yatağı ve 8 anne bebek uyum odası (1. Düzey) olmak üzere toplam 48 yataklı bir ünitedir.

2. düzey Yoğun Bakım Ünitesi (C1-C2); başlangıçta ağır solunum ve dolaşım yetmezliği olmayan ve ventilatör gereksinimi olmayan bebekleri kabul eder ya da 3. düzeyden çıkarılan ancak anneli olarak izlenmesi henüz uygun olmayan hastaların alındığı bölümdür.

4. düzey Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi ise 4 salondan (A1-A2-B1-B2) oluşmakta olup, iki izolasyon odası içerir. Bu bölümler, hem 2. düzeyde yatmaktayken durumu 2. düzeyde izlenim kriterleri dışına çıkan bebekleri devir alır, hem de dış merkezlerden ağır solunum ve dolaşım yetmezliği olan ve/veya ventilatör gereksinimi olan bebekleri kabul eder. Tüm bölümler birbirleri arasında hastanın kliniği ve bakım koşullarının gerektirdiği durumlarda hasta değişimi yapar. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitemizde yeterli sayıda yaşam destek ünitesi ve eğitimli personel ile tam donanımlı olarak hizmet verilmektedir.

Acil Hizmetleri

Yenidoğan polikliniğinde 30 gün altında, hastanemiz hasta çocuk polikliniklerine başvuran tüm yenidoğanlar aciliyetleri söz konusu olduğunda yer olması durumunda YYBÜ’ne direkt alınırlar. Yer olmaması durumunda hastanın durumunun YYBÜ’nde stabilize edilmesi ardından, uygun üniteye nakli için gerekli düzenlemeler yapılır. Diğer acil sevkler 112 aracılığıyla sistem dahilinde ilgili kurumlar arası karşılıklı bilgilendirme ile kabul edilmektedir. Neonatoloji Kliniği’ne acil kabul edilen hasta grubunun başında yenidoğanın solunum sıkıntısı, kardiyak patolojileri, enfeksiyon hastalıkları, acil müdahale gereken konjenital malformasyonlar gelmektedir.

Eğitim ve Araştırma Faaliyetleri

Kliniğimizde, klinik içi eğitim programları dahilinde, her gün sabah vaka tartışmalarını içeren toplantılar yapılmaktadır. Ayda iki kez eğitim görevlisi veya sorumlusu tarafından, ayda 2 kez yan dal asistanları tarafından sunum yapılmakta, her hafta bir kez güncel bilimsel çalışmalar  değerlendirilmekte ve yine haftada en az bir kez dosya tartışması yapılmaktadır. Diğer kliniklerle ortak izlenen hastalar konseylerde sunularak tartışılmaktadır. Kliniğimizde çok sayıda klinik araştırma da yapılmakta ve Türkiye ve dünya literatürüne katkıda bulunulmaktadır. Klinikte izlenen hastalıkların en sık olanlarının bir kısmı da aşağıda verilmiştir.

Hastalıklar

Respiratuvar distres sendromu:

Bebeğin akciğer gelişiminin tamamlanmadan doğması nedeni ile akciğerlerde yapılan surfaktan ismi verilen maddenin yetersizliği yüzünden bebeğin yeterli solunumunu sağlayamaması ile karakterize bir hastalıktır. Respiratuar Distres Sendromu; preterm bebeklerde sık görülür ve bu bebekler 3. Basamak yoğun bakım hizmeti veren ünitelerde neonatolog ya da olmadığı durumlarda deneyimli pediatri hekimi tarafından yakın izlem gerektirirler. Bebek ne kadar erken doğmuşsa hastalığın görülme sıklığı ve ölüm riski o kadar yüksektir. Genel olarak 1500 gramdan daha düşük doğum kilosuna sahip bebeklerin yarısında ortaya çıkar.

Nekrotizan enterokolit:

Bağırsakların kısmen ya da tamamen kanlanmasının bozulması ile karakterize önemli bir sindirim sistemi hastalığıdır. Yenidoğan Yoğun Bakım Üniteleri’nde izlenen bebeklerin yaklaşık %10’ unda gelişebilmektedir. Esas olarak prematüre (erken doğan) bebeklerde görülmekle birlikte hastaların %10’unu zamanında doğan bebekler oluşturmaktadır.

Beslenme ve beslenme problemleri:

Erken doğan bebeklerde emme ve yutma yeteneği yeterli olgunluğa erişmediği için ağızdan beslenme genellikle ilk günlerde mümkün olmamaktadır. Erken doğan bebeklere yeterli beslenme miktarı sağlanana kadar ya da nekrotizan enterokolit gibi ağızdan beslenmeyi engelleyen hastalık durumlarında damardan günlük gereksinimlerini karşılayacak besin maddeleri ve vitaminlerin verilmesi, bebeklerin durumu uygun olduğu en kısa süre içinde emme-yutma işlevleri olmasa dahi, sonda takılarak enteral (ağızdan) beslenmeye geçilmesi şeklinde uygulama yapılmaktadır.

Kafa içi kanama:

Yenidoğan bebeklerin doğum öncesi ve sırasındaki zorlanmalara bağlı olarak ya da erken doğan bebeklerde beyin damarlarının özelliği gereği, kafa içi kanamaya yatkınlıkları söz konusudur. Bebek ne kadar erken doğarsa o kadar sık görülür, genel olarak 1500 gramın altındaki bebeklerde yaklaşık %20 oranında ortaya çıkar.

Periventriküler lökomalazi:

Beyin boşluklarını çevreleyen beyaz cevher denilen beyin dokusunun zedelenmesi olarak tanımlanabilir. Genel olarak erken doğuma bağlı olmakla birlikte, doğum öncesi ve sırasında beyinde oksijenlenme ve kanlanma bozukluğu ve anne karnında enfeksiyonlara maruz kalma sorumlu tutulmaktadır.

Prematüre retinopatisi (Prematüre bebeklerde gözdeki retina tabakasının bozukluğu):

Düşük doğum ağırlıklı ya da erken doğan bebeklerde (1500 gram altı ve/veya 32 hafta altı) gözdeki retina tabakasında bulunan damarların gelişimi tamamlanmadan doğuma bağlı olarak ortaya çıkan anormal damar gelişimi ile karakterize bir durumdur. Bazı olgularda tek başına prematüre doğmak yeterli bir risk faktörüdür. Kesin olmamakla birlikte aşırı oksijene maruz kalmak, anneye ait bazı komplikasyonlar, solunum durmaları, kan gazı bozuklukları, kafa içi kanama, kansızlık, kan transfüzyonları ve enfeksiyonlar ilave risk faktörleri olabilmektedir. Hastalığın erken evreleri çok sık görülmekle birlikte (1000 gramın altındakilerde %80) tedavi gerektiren ileri evreler daha nadirdir. Erken doğan bebeklerde hiçbir klinik bulgu vermeksizin de görülebilmektedir.

Sepsis ve enfeksiyon:

Yenidoğan bebeklerde enfeksiyon ve sepsis, diğer çocuklara ve erişkin bireylere göre daha farklı ve daha ağır seyreder ve hayati tehlikesi de daha yüksektir. Erken doğan ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerde bu olasılık ve riskler de çok daha fazla oranda artmıştır. Ayrıca annenin sularının doğumdan önce erken gelmesi, annenin enfeksiyonları, çoğul gebelik, zor doğumlar, bebeğe yapılan her türlü yoğun girişim (kateter takılması, boğazına, akciğerine tüp yerleştirilmesi gibi) bu riski arttırmaktadır.

Patent duktus arteriozus:

Anne karnında normalde açık olup, akciğerlere kan taşıyan duktus arteriosus adı verilen damarsal bir yapı, doğumdan sonraki ilk günler içinde kendiliğinden kapanmaktadır. Erken doğan ve respiratuvar distres sendromu olan bebeklerde daha sık görülen (1000 gramın altındakilerde % 80) bu yapının açık kalması durumuna patent duktus arteriozus (PDA) denilmektedir. Açıklığın büyüklüğü ile orantılı olarak bebeğin akciğerlerine çok fazla kan gideceğinden bebekte ciddi solunum sıkıntısı ve kan oksijen düzeyinde azalmanın en başta olduğu klinik tablo gelişir.

Sarılık:

Zamanında doğan bebeklerin %60’ında, erken doğan bebeklerin %80’inde hayatın ilk günlerinde sarılık görülmektedir. Yenidoğan sarılığı çoğu kez zararsız ve kendiliğinden düzelen bir durum olsa da sarılığın belli seviyenin üzerinde artması bebeklerde beyinde, işitme sisteminde kalıcı zedelenmeye sebep olabilmektedir. Bebekte saptanan sarılığın durumuna göre fototerapi (ışık tedavisi) uygulanmaktadır. Sarılık düzeyinin çok daha fazla yüksek olduğu ve beyin hasarına yol açma riskinin bulunduğu durumlarda bebeğe kan değişimi uygulanabilmektedir.

Yenidoğanın geçici takipnesi:

Doğum sonrası erken dönemde, anne karnında bebeğin akciğerlerini dolduran sıvının doğum sonrasında emilmesinde gecikme sonucu ortaya çıkan, kendi kendini sınırlayan, yenidoğan dönemine özgü bir akciğer hastalığıdır. Bu bebeklerde doğumdan sonra birkaç saat içinde hızlı ve sık soluk alıp verme, morarma, inleme gibi bulgular ortaya çıkar.

20 Nisan 2022