Sarılık, bilirubin adı verilen safra boyasının vücutta birikmesine bağlı olarak deri ve mukoza adı verilen vücut içi derinin sarıya boyanmasıdır. Bilirubinin vücuttan uzaklaştırılma aşamalarından birinde meydana gelen bozukluk sarılığa neden olur. Yenidoğanların yaklaşık %60'ında hayatın ilk haftasında sarılık görülür.
Yenidoğan sarılıkları biriken bilirubinin cinsine göre ikiye ayrılır:
1. İndirekt bilirubin artışı: Yenidoğanlarda en sık görülen sarılık şeklidir. Fizyolojik ya da patolojik olabilir.
2. Direkt bilirubin artışı: Yenidoğan döneminde nadirdir, her zaman patolojiktir. Safra yollarında tıkanıklığa veya karaciğer işlevlerinde ciddi bozukluğa işaret eder.
FİZYOLOJİK SARILIKLAR
Yenidoğan fizyolojik sarılığı birçok faktörün etkileşimi sonucu meydana gelmektedir. anne karnında iken çok yüksek değerlerde bulunan bebek alyuvarları doğum sonrası ortama uyum nedeniyle yıkımına uğrar. Bu yıkımın doğal sonucu olarak bilirubin maddesi açığa çıkar. Yenidoğanda bu nedenlere bağlı olarak karaciğer hücresine gelen bilirubin miktarı artmıştır. Ayrıca bilirubinin plazmadan karaciğer hücresi içine alınmasında da doğal bir yetersizlik vardır. Bilirubinin karaciğer hücrelerinden atılım hızı da ileri yaşlara göre düşüktür. Tüm bu nedenlerden dolayı gününde doğan bebeklerin yaklaşık üçte ikisinde sarılık görülmektedir.
PATOLOJİK SARILIKLAR
Yenidoğan döneminin bu tür sarılıkları çoğunlukla anne-baba arasındaki kan uyuşmazlığına bağlı olarak alyuvarların normalden daha hızlı olarak parçalanmasına veya karaciğerde var olan bir hastalığa bağlıdır. Bütün ağır sarılıkların %65'ini A-B-0 kan grubu uyuşmazlığı, %30'unu Rh grup uyuşmazlığı ve %5'ini ise diğer sebepler oluşturur. Rh uyuşmazlığına bağlı sarılık, Rh negatif bir anne ve Rh pozitif bir bebek olduğunda oluşur. Bulgular genellikle 2- 3. doğumlardan sonra gelişir; hafif kansızlıktan ölümle sonuçlanan durumlara kadar değişen tablolara neden olabilir. ABO uyuşmazlığı da anne 0, bebek ise A,B ya da AB kan grubundan olduğu takdirde gerçekleşir.
NASIL ANLAŞILIR?
Sarılığın derecesi güneş ışığında değerlendirilmelidir. Sarılık kafadan başlar ayaklara doğru devam eder. Gözle sarılığın değerlendirilmesi, tecrübeli kişiler için bile çok zor olduğu hiç unutulmamalıdır. Ciltteki sarılık en iyi alın, burun ucu gibi cilt altı dokunun az olduğu bölgelere parmakla hafifçe bastırılarak anlaşılabilir. Bu sebeple sarardığı fark edilen bir yenidoğanın değerlendirilmesi, ancak uzman kişiler denetiminde yapılabilir. Sarılığın fazla olması yenidoğan bebekte kalıcı olabilen beyinde hasara yol açabilir.
NE YAPILMALIDIR?
Uyuşmazlık durumlarında özellikle ilk 24 saat içinde ortaya çıkan sarılıklar, sarılığa yol açan ve bilirubinin beyni etkilemesi ile çocuğun ölümü veya beyinde yapacağı hasar ile zeka gibi beyin fonksiyonlarında zedelenme ile sonlanabilir. Doğum sonrasında 4. günden itibaren bebeğin beyin dokusunun hasara uğrama ihtimali azalmasına rağmen, sarılığın şiddetli olduğu durumlarda bu ihtimalin devam ettiği bilinmelidir.
Doğumdan sonra sarardığı fark edilen bir bebeğin emmesinin iyi, kendisinin canlı olması sarılığının önemsiz olduğu anlamına gelmez. Emmesi bozulan ve vücut aktivitesi azalan bir bebeğin ise mutlaka iyi bir merkezde tedavi altına alınması gerekecektir. Bu kararı verecek olan ise çocuğun götürüldüğü sağlık kuruluşundaki uzman kişiler olacaktır.
Halk arasında yenidoğan sarılıkları ile ilgili olarak çeşitli yanlış inanışlar vardır. Bebeğe sarı zıbın veya elbise giydirmenin ve sarı örtü örtmenin sarılığı geçireceği yönünde gerçekle hiçbir ilgisi olmadığı bilinmelidir. Böylece bu hastalığın tedavisi için en kıymetli 2-3 günün kaybına neden olmakta ve tedavi şansını kaybeden bebeğin ömür boyu sakat kalmasına sebep olmaktadır.
NE YAPILMALIDIR?
1. İlk iki gün içinde ortaya çıkan sarılık durumunda vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
2. Üçüncü günden sonra ortaya çıkan sarılıklarda sarılığın derecesinin belirlenmesi, gidişi hakkında değerlendirmelerde bulunulması için bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
3. Sağlık kuruluşunca izleme alınan bebekte sarılığın artık bir risk oluşturmadığı belirlenene kadar belki günde birkaç kez kan bilirubin kontrolleri yapılabilecektir.
4. Bu süre içinde bebeğin anne sütü ile beslenmesine devam edilmeli, gerekli görülen durumlarda emzirme aralarında kaynatılmış, soğutulmuş su kaşıkla verilmelidir.
5. Fototerapi denilen ışık tedavisi veya kan değişimi gerektirecek kadar yüksek bilirubin seviyeleri olan bebekler hastaeye yatırılırlar.
Uz. Dr. Pamir GÜLEZ
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Başasistanı